Atatürk’ün Tarihe Geçen 10 Başarısı
Takvimler ne zaman 10 Kasım‘ı gösterse, içimizi tarif etmesi zor bir hüzün ve minnet sarar. 82 yıl önce bugün, Türkiye’nin ulu önderi Atatürk hayata gözlerini yumdu. Bu 10 Kasım’da da her yıl olduğu gibi dünyanın dört bir yanında Atatürk‘ü saygı ve minnetle anıyoruz.
Bugün günlerden Atatürk. Her 10 Kasım’da yaşadığımız hüznün yanında, ona olan saygımız ve minnettimiz katlanarak artıyor. Bu yazımızda, Atatürk‘ün özgürlükçü ve ileri görüşlülüğünün eserleri olan ve Türkiye’nin kaderini değiştiren tarihi 10 başarıyı paylaşıyoruz.
TBMM‘nin açılması
Atatürk’ün en büyük gayesi, Türk milletinin kendi kaderini, bağımsız bir şekilde kendisinin belirleyebilmesiydi. Bu sebeple, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurarak, Türk milletinin devlet kararlarını bağımsızca alabilmesine önayak oldu. TBMM’nin yaptığı yasalar “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” temel ilkesinden hareketle ortaya çıkmıştır.
Saltanatın kaldırılması
Egemenliğin Türk ulusuna ait olduğu ise meclisin 20 Ocak 1921’de kabul ettiği bir yasa ile ilan edildi. Buna rağmen saltanat hükümeti kendini hala Türk ulusunun temsilcisi olarak görüyordu. Atatürk’ün önderliğinde meclis 1 Kasım 1922’de aldığı kararla saltanatı kaldırdı.
Cumhuriyet’in ilanı
Cumhuriyetin ilanı, Atatürk’ün hazırladığı anayasa değişikliği teklifinin, 29 Ekim 1923’teki meclis oturumunda milletvekillerin kabul etmesiyle oldu. Cumhurbaşkanlığı makamı oluşturuldu ve meclis hükümeti sisteminden vazgeçilerek parlamenter sisteme geçildi. Böylelikle devletin yönetim biçimi hukuki olarak anayasa ile korunmuştur.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması
Atatürk, kadınlara çok sayıda Avrupa ülkesinden daha önce bu demokratik hakkın verilmesini sağladı. Kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı. Kadınların ilk kez oy kullandığı ve aday olabildiği TBMM seçimleri 8 Şubat 1935’te yapıldı. 17 kadın milletvekili ilk kez TBMM’ye girdi.
Laikliğin anayasaya girmesi
Atatürk‘ün eşitlikçi ve adaletçi yaklaşımının bir başka yansımasını da laikliğin hayata geçirilmesinde görüyoruz. Laiklikte, din ve mezhep bağımsızlığı esastır, yani devlet her dine eşit mesafede yaklaşmalıdır. Bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliği olarak laiklik, 5 Şubat 1937 yılında anayasasının değiştirilmez hükümleri arasına girdi.
Türk Kanunu Medenisi’nin kabulü
Medeni Kanun her ne kadar sadece modernleşme yolunda atılmış bir adım gibi görünse de, Atatürk’ün yine eşitlikçi yaklaşımının izlerini burada da görmek mümkün. Türk Kanunu Medenisi, İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanmış ve 17 Şubat 1926’da TBMM’de kabul edilmiştir. Medeni kanunun kabul edilmesiyle ailede ve hukuki konularda kadın-erkek eşitliği sağlandı, evlilikte resmi nikâh ve tek eşle evlilik esası getirildi. Kadınlara, meslek seçimi özgürlüğü tanındı.
Soyadı kanunu
Modernleşmekten bahsetmişken soyadı kanunundan bahsetmemek olmaz. Her Türk vatandaşına bir soyadı taşıma yükümlülüğü getiren kanun, 2 Ocak 1935′te yürürlüğe girmiştir. Yasanın amacı, o güne kadar kişilerin isimlerinin yanında bir soyisim yerine dini, sosyal ve ailevi ünvanlar taşımalarının yol açtığı olumlu ya da olumsuz ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve devlet işlemlerinde yaşanan karışıklıkları gidermekti.
Türk Dil Kurumu’nun kurulması
Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932’de Atatürk’ün talimatıyla kurulmuştur. Kurumun amacı, “Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek” olarak belirlenmiştir.
Eğitim reformu
Atatürk, eğitim sistemini düzenleyerek bugünkü eğitim sisteminin temellerini attı. 2 Mart 1926 tarihinde Türkiye’de, ilkokul, lise ve yüksek öğretimin belli esaslara göre düzenlenmesi için Maarif Teşkilatı Kanunu kabul edildi. Eğitim dili Türkçe olarak belirlendi. Aynı reform ile ilköğretim zorunlu hale getirildi.
Takvim, saat ve ölçülerde reform
Atatürk’ün matematikteki başarısını; bu sebeple çocukluğunda matematik öğretmeninin ona Kemal adını verdiği hikayesini bilmeyenimiz yoktur. Hatta onu daha yakından tanıyanlar, 1937 yılında kaleme aldığı geometri kitabını da bilirler. Matematik ve fen bilimlerine ilgi duyan Atatürk; takvim, saat ve ölçülerde de reform uygulamasına gitti ve uluslararası birimleri benimsedi.